15 Ocak 2016 Cuma

Karakter, Okul, Wattpad

Çook uzun zaman sonra yeniden buradayım... Uzun zamandır yazmıyorum. Canım istemiyor. Bu akşam bir heves geldi kalk yaz kızım dedim kendime. İlham perilerim yanımda.

Karakterim değişti şu bir yılda. Yepyeni bir ben çıktı ortaya. Şikayetçi olan çok ama ben çok memnunum. Değişmeye de hiççç niyetim yok. Beni isteyen böyle kabul eder isteyen etmez kafasındayım anlayacağınız.

Okulun son senesine geldim artık. Tabi kime göre son? Neye göre son? Bir sene daha uzadı okulum. Önce çok taktım kafaya ama sonra boş verdim. Herkes üniversiteyi dört yılda bitirecek diye bir kural yok! (Bu benim kendimi rahatlatma yöntemim tabi..) Son sene dediler bize acımadılar. Ödev, ödev, ödev! Tek yaptığımız bu. Ben bu kadar ödevle uğraşırken veledin biri çıkıp "İlkokul öğrencisi misin sen? Bize bu kadar ödev vermiyorlar. Bence sen okuma." demesin mi? O an nasıl oldum. Anlatamıyorum şu an yani. Zaten okulu bırakmaya meyilli bir yapım var. Zaten kendini at şu tepeden deseler atacak moddayım. Benim moraller iyice pert. Ama yılmadım verdim ödevlerin hepsini ve şu an 2 tane AA ve bir tane BB'nin keyfini çatıyorum.

Ödevlerin dışında Wattpad'de kitap okuyorum. Çok seviyorum o uygulamayı. Size önerebileceğim iki tane kitap var.  Biri @ozleminhikayeleri'nden AŞK ORUCU. Çok güzel ya. Gerçekten çok çok güzel. Yeni bölümü dört gözle bekliyorum her seferinde. Yazarını da buradan tebrik etmek istiyorum. Çok farklı bir kurgu. Bir diğeri de @Ceylan44'ten AŞKIARIYORUM.COM. Gülmek istiyorsanız okuyun derim. Yazarın anlatım tarzı müthiş. Kurgu mükemmel. @Ceylan44'ü tebrik etmek istiyorum böyle güzel hikayelere imza attığı için.


Son olarak herkese musmutlu geceler diliyorum <3

9 Haziran 2015 Salı

KÜLLERİNDEN DOĞMA VAKTİN GELDİ..!

Bugün internette gezinirken Simurg'un hikayesine denk geldim.. Simurg, yani meşhur Zümrüdü Anka! Hikaye muhteşem sizlerle paylaşmak istiyorum. Vereceği mesajlara dikkat edelim! :)

"Günlerden bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp..
Papağan tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış)..
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış..
Baykuş yıkıntılarını özlemiş..
Balıkçıl kuşu bataklığını..
Böylece kuşlar “Yedi vadi” üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış..
Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi…

Birbirinden farklı ve zorlu vadiler:
– İstek
– Aşk
– Marifet
– Hayret
– Tevhid
– Yokluk Vadileri.

Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş…

1. vadi “NEFS” vadisi

Vadiye giren kuşlar öyle şaşırmışlar ki, burası sanki bir cennetmiş. Her şey varmış. Bir anda her şeyi isteyebileceklerini fark etmişler.. Hiç sınır yokmuş. Zevke, sefaya, bütün emellerine kavuşabilirlermiş. İnsanları anlatan masallarda ki gibi; çalışmadan, uğraşmadan mevki makam sahibi bile olabilirlermiş. Öyle çok kuş vadinin sihrine kapılmış, öyle çok şey istemiş ki…Bu vadide bir sürü kayıp vermişler.

2. vadi “AŞK” vadisi

Vadiye girince bütün kuşların gözünü bir sis kaplamış. Gördükleri biçimsiz şekilleri, taşları, odun parçalarını, birer sülün, birer kuğu sanmışlar. Gözleri kör olmuş. Kapılmışlar, sürüklenmişler…

3. vadi “CEHALET” vadisi

Her şey güzel gelmiş gözlerine… Simurg Anka kuşunu bile unutmuşlar. Nereye gittiklerinin ne önemi varmış ki. Orada da gökyüzü, burada da gökyüzü. İlginç nesneler görmüşler, kaya mı ağaç mı ne fark edermiş ki. Önemsemedikçe düşünmemişler. Düşünmedikçe unutmuşlar. Unuttukça yükleri hafiflemiş, gülümsemeye başlamışlar…

4. vadi “İNANÇSIZLIK” vadisi

Vadiye girdiklerinde birden her şey anlamını yitirmiş. Ne olacakmış ki Simurg’u bulsalar. Kesin öleceklerini iddia edenler olmuş. Simurg’un çözüm bulamayacağını söyleyenler olmuş. Bu kadar yolu boşa geldiğini, emeklerinin boşa gittiğini düşünenler olmuş. Kanadı yaralanan bir kuşun aşağıya düştüğünü, hepsinin başına geleceğini bağıra bağıra söylemişler. Yolu tamamlayamayacaklarını ya da tamamlasalar da hiçbir işe yaramayacağını söyleyip geri dönmüş bir sürü kuş…

5. vadi “YALNIZLIK” vadisi

Vadiye giren bütün kuşları korku salmış. Sadece kendileri varmış gibi endişeye kapılmışlar. Acıkan sadece kendi karnının doymasını düşünmüş. Tek başına avlandığı için de başarılı olamayıp daha büyük hayvanlara yem olmuş. Her biri kendi başına hareket etmiş ve yönünü bulmaya çalışmış. Sanki kimse yokmuş gibi yapayalnız hissetmişler. Oysa ki milyonlarca kuş aynı amaç için uçuyorlarmış…

6. vadi “DEDİKODU” vadisi

Vadinin her köşesinde fısıltılar duyulmaya başlamış. En arkada ki kuş, Simurg Anka’nın yeniden doğuşta tüylerinin yandığını söylemiş. Öndeki kuş bunu duymuş, yanan tüylerin tekrar çıkmadığını söylemiş. Bir öndeki kuş bunu duymuş, yanan tüyleri çıkmadığı için Simurg’un gizlendiğini söylemiş. Bir önde ki kuş bunu duymuş, morali bozuk olduğu için Simurg’un, saklanırken, onu görenlere zarar verdiğini söylemiş. Daha öndeki kuş bunu duyunca, herkese zarar veren Simurg’un, dayanamayıp kendini öldürdüğünü söylemiş. En öndeki kuşa, gitmeye gerek kalmadığı, Simurg’un toprak olduğu bilgisi gelmiş. Bir çok kuş geri dönmüş…

7. vadi “BENLİK” vadisi

Bütün kuşlar vadiye girer girmez, içlerinde değişik bir his uyanmış. Kiminin kanadı biçimsiz gelmiş kimine. Diğeri, her şeyi bildiğini iddia etmiş. Yanlış yoldan gidiliyor diye kargaşa çıkmış. Her kafadan bir ses çıkmış. Herkesin fikri varmış ve doğruymuş. Sanki milyonlarca farklı yol varmış gibi…Hepsi en önde lider olmak istemiş, öne geçmek için birbirlerini ezip durmuşlar… Ta ki vadiden çıkana “BEN”den uzaklaşana kadar…
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça “si”, “otuz” demektir… murg” ise “kuş”…
Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki aslında Onların her biri bir Simurgmuş. 30 kuş anlarlar ki aradıkları sultan  kendileridir ve gerçek yolculuk aslında kendine yapılan yolculuktur.Yani kurtarıcı, bilge, mükemmel kuş;  bu yedi vadiyi geçen kuşmuş.
Nefsine hakim olan, körü körüne bağlanmayan, düşünen, kendini geliştiren, kendine ve başaracağına inanan, hep birlikte hareket edilmesi gerektiğini bilen, yalnız olmayı tercih etmeyen, dedikodu yapmayan ve en önemlisi egosunu eğiten kuşlar Simurg’muş…

Küllerinden yeniden doğan Zümrüdü Anka Kuşu…"

Hepimiz birer Anka'yız! bunu bilip öyle yaşayalım...

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Sıra bizde

        Kapana  kısıldım yine. Yazı yazmakta arıyorum çareyi. Çare olmayacağını bile bile... Bir yanda müziğim diğer yanda hayallerim, umutlarım öbür yanda çaresizliğim. Oturmuş ne yapacağımızı düşünüyoruz. Anlatamıyorum kimseye. "Herkes yanımdayken bile yalnızım." diyorum. Kimse anlamıyor tabi ki beni. Karanlıktayım. Aydınlığa ulaşmam gerek ama kimse uzatmıyor elini. Uzatamıyor. Çünkü itiyorum herkesi. Uzaklaştırıyorum kendimden. Hem herkesle beraber olmak istiyorum. Hem tek başına. Çok karmaşığım yani.

        Her zaman derdime çare olan müzik bu sefer hiç iyi gelmiyor bana. Ferman'ın huzur bulduğum sesini bile istemiyorum. Hiç bir şey yapmak istemiyorum aslında ya da yapacağım şey belli ama yapamıyorum diyelim. Önce bir liste hazırlamak istiyorum. "Yapılacaklar listesi". Yapmak isteyip de yapamadığı ne varsa yazacağım bir bir. Zincirlerimi kırmam gerek artık benim. Yoksa gerçekten çıldıracağım. Özgür olmak istiyorum. Kimse karışmasın. Her şeyi ben yapayım. Hatalarımı ve doğrularımı görmem gerek.

        Ferman'ın bir şarkısı var. "Sıra bizde". Oradaki gibi olmak istiyorum. Sözleri çok güzeldi.

Çok bekledik başlasın hayaller, sıra bizde
Karışmasın kimse artık yeter, sıra bizde

Biliyorum adım gibi 
Bir anda şansım dönecek, aşk gelecek
Bir yol var orada hayatım değişecek
Hadi gidelim.

Çok bekledik başlasın hayaller, sıra bizde
Karışmayın kimse artık yeter, sıra bizde

Bir anda rüya gibi buluruz bambaşka yerde kendimizi
Nasılsa her yer aşk bize, gülümse
Hadi gidelim.

       Bir tek bunu dinlediğimde biraz açılır gibi oluyorum. Güç almaya çalışıyorum bu şarkıdan. Gelecek günlerin neler getireceği belli olmaz...

14 Nisan 2014 Pazartesi

Işıkları Söndürseler Bile

        Uzun zamandır beklediğim albüm bugün nihayet çıktı. Neyi beklediğimi tahmin etmişsinizdir zaten. Evet, maNga'nın albümü. "Işıkları Söndürseler Bile" Gerçekten uzun zamandan beri bekliyorduk bu albümü maNga fan olarak. İsyan etik, umutsuzluğa kapıldığımız anlarda oldu. Sanki hiç çıkmayacakmış gibi geldi. Ama çıktı sonunda. Bugünü bir köşeye kaydetmek lazım. 14 Nisan :) 

        Neyse gelelim albümdeki şarkılara. Ben hepsini tek tek açıklamak istiyorum. 


DEM:  Çok güzel bir giriş parçası. Davul ritimleri mükemmel olmuş. Eski zamanları hatırlattı bana. Savaş filmlerindeki o heyecanlı sahneleri... 

FAZLA AŞKI OLAN VAR MI? : İlk dinlediğimde şoke olmuştum. Böyle bir giriş beklemiyordum. Sanki fazla hızlı gelmişti bana. Ama dinledikçe açıldım. Şimdi telefonumun arama müziği oldu :) ama ene beğendim kısım o müziğin yavaşladığı " Boş ver üzülme zaten kimse senin değil çok güzel yalanlar söyledik bile bile. Boş ver üzülme zaten kimse temiz değil çok güzel günahlar işledik bile bile" bu kısma bittim. Mükemmel bir şarkı olmuş. Klibi de ayrı güzel tabi :)

PARTİ: Şaşırdığım şarkılardan biri ismine bakınca biraz daha hareketli bir şey beklemiştim ben. Sanki biraz yavaş gibi geldi ama çok güzel bu da. "Etrafa gülücükler saçıyordun. Bir tanesi düştü. Ben buldum" şarkıda beni bitiren cümlelerden biri. Ayrıca bende parti istiyorum. İlgililere duyurulur :)

HİNT KUMAŞI: Albümün en hareketli parçası. Benim dinlerken yerimde duramadığım. Bir kez dinledikten sonra insana bağımlılık yapıyor. Vazgeçemiyorsunuz dinlemekten. "Nerenin havası bu güzelim ah hint kumaşı mı kalmış şu devirde?" Kesinlikle dinleyince vazgeçemeyeceksiniz. Bence bu şarkının altına "dikkat bağımlılık yapar" yazılmalı :)

BİZE MÜSAADE ETTİM: Albümün sürpriz şarkısı. Kenan Doğulu düeti. Kenan Doğulu'yu ilk duyduğumda şüphelerim vardı ama şarkıyı dinledikten sonra hepsi yok oldu. Çok güzel olmuş. Çok anlamlı sözleri var. Derin almalar içeren. "Zaman; gelip geçer, önce süründürür. Ezip yener, sonra unutturur. Diner gider, o olmasa bile hayat devam eder." Dinleyin mutlaka!

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ:  Bu şarkıyı geçen yaz rock'n coke'da çalmışlardı. Ama Ferman sözlerin hepsini söylememiş. Kandırmış bizi :) "Dün velettin bugün kendini kral mı sandın? Aptal olma bir varmış bir yokmuş tahtın" Biz şarkının adını aptal olma diye biliyorduk ama bu isim daha çok yakışmış :)

IŞIKLARI SÖNDÜRSELER BİLE: Albüme isimini veren mükemmel bir şarkı. Benim en merak ettiğim şarkıydı. Dinlediğim an vuruldum. Çok çok güzel. Ardı ardına defalarca dinledim. Uzun süre akıllardan çıkmayacak bir şarkı bence. Değeri bilinmeli. "Ben senden vazgeçmem ışıkları söndürseler bile. Korkuma yenilmem. Ellerim kollarım tutmasın isterse. Ben sensiz pes etmem..."

EN GÜZEL ŞARKIM: Bu şarkıyı Yağmur karısına yazmış diyorlar. Ne derece doğru onu bilmiyorum. Ama çok güzel anlamlı bir şarkı. Yazmış olabilir yani :) "Sen söylediğim en güzel şarkısın. Çaldığım en güzel gitar. Hevesli esaretim, cahil cesaretim. Sen söylediğim en güzel.."

GÖZÜNÜ AÇ ÇOCUK: Albümdeki anlamlı şarkılardan biri. Sanki insanlığa sesleniyorlar gibi. Çok güzel olmuş. "Gözünü aç çocuk günahların yazılmadan. Elimi tut çabuk meleklerin ruhu duymadan."

ROMANTİK ŞİZOFREN: Albümdeki en merak ettiklerimden ikincisiydi. İnsanın ruhunu dinlendiren bir şarkı. Eğer bir gün şarkı yazmak isteseydim kesinlikle bu şarkıyı yazmak isterdim. İddialı bir cümle oldu farkındayım. Ama şarkı beni anlatıyor :) "Kim ne derse desin sen deli değilsin. Romantik şizofren sana yakışan tek isim."

ERİYORUM NİHAYETE: Bu şarkı Seher Şeniz'in intihar mektubundan ilham alınarak yazılmış. ''Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Ben fahişe olmak için yaratılmamışım, hassas ve duygusalım. Öldüğümü kimse bilmesin. Peruklarımı yakıp, küllerimi savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni beyaz bir bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar." Böyle demiş Seher Şeniz mektupta. Bu şarkıyı dinlerken bambaşka hissediyorum o yüzden. "Son buldum eriyorum nihayete. Boynum dik sen hiç üzülme."

YARANMAZ AŞIK: Ferman'ın dedesi Aziz Üstün yazmış bu türküyü. Onlarda çok güzel bir şekilde uyarlamışlar albümlerine. "Yara kimden oldu bilemedim ben. Ellerin sözüne uydun yine sen." Albümün en yavaş şarkılarından biri bu arada :)

        Bu albümü bizimle paylaşan maNga grubuna çok teşekkür ediyorum. Yine harika bir iş çıkarmışlar. Uzun soluklu bir albüm olacağı belli. Teşekkürler tekrardan :)

Yeşim

16 Mart 2014 Pazar

SOLO TÜRK

        Bu hafta 18 Mart haftası. Çanakkale deniz zaferinin 99. yıl dönümünü. Dolasıyla ayrı bir heyecana sahibim bir Çanakkaleli olarak. Dile kolay 99 koca yıl. Kutlamalara şimdiden başladık biz. Şehrimiz her sene olduğu gibi insan seli yaşıyor. Türkiye'nin dört bir yanından insanlar var. 

        Benim için en büyük uçak gösterileri olmuştur hep. Her yıl gider seyrederim Türk yıldızlarını. Son iki yıl seyredememiştim. Birinde sınav dönemindeydim. Diğerine yetişememiştim. Ama bu yıl kaçırmadım! Bu yıl Türk yıldızları yerine "Solo Türk" gösterisi vardı. Bu da tabi ayrı bir heyecan demek benim için. İlk defa bir "Solo Türk" gösterisi seyrettim. Hayran kaldım! Resmen hayran kaldım. Çokta gurur duydum. İzlerken kendimi kaybettim. "Anne bak nasıl dönüyor. Ters uçuyor bak." Küçük bir çocuğa döndüm sanırım o an. :) 

        Uçaklara ve pilotlara olan hayranlığım yeniden başladı. Şimdi tekrar araştırmalar yapacağım. Yüzlerce resim bulacağım onlar hakkında. Umarım bir gün tanışma fırsatı da elde ederim... 

        2014 Solo Türk Tanım filmi...
  

     Yüzbaşı Yusuf Kurt'a mükemmel gösterisi için tekrar teşekkürler....

6 Mart 2014 Perşembe

Ben mi hayallerimden vazgeçtim yoksa onlar mı benden vazgeçti?

        2014 bana hiç yaramadı. Bu kesin! Bir sürü düşünceye itti beni. Göremediklerimi görmemi sağladı. Önce büyüdüğümü anladım. Sonra yirmi yaşıma girmekten korktuğumu. Şimdi de hayallerimi sorgulatıyor bana...

        Çok değil iki yıl önce. Üniversite sınavının açıklanacağı sıralar. O zamanlar tek istediğim şey turizmci olmaktı. Bu işi çok severek yapacağımı inanıyordum. İnsan severek bağlandığı bir şeyi çok iyi yapmaz mı? Yapar bence. Ama gelin görün ki ailem pek istemedi bunu. "Ne yapacaksın turizm okuyup? Onlar aç geziyorlar. Herkes Bora abin gibi olamaz. Öncelikle dil eğitimi lazım. Hemde bir dilde değil. Bir sürü dil bilmek gerekir. " dediler bana. Hevesimi kaçırmak için söylenen sözlerden bazılarıydı bunlar. İstesem her şeyi yapabilirdim. Dilde öğrenirdim. Ama yapmadım. Nitekim ben gene ailemin istediği gibi yapıp turizmi en sona yazdım. Gelmeyeceğini bile bile... 

        Aradan iki yıl geçti. Ben bu iki yılda geleceğim için hiç hayal kurmadım. Geçen gün birden aklıma geldi. "Sen turizmci olmak istiyordun. Ne oldu ona?" dedim kendi kendime. Unutmuştum! Evet, gerçekten de unutmuşum. Kendimi o kadar kaptırmışım ki hayatın akışına unutmuşum her şeyi. Sonra dedim ki kendi kendime "Demek sen bunu o kadar istememişsin. İsteseydin eğer ne yapıp eder onu yapardın.". 

        Sonuç olarak artık yazmaya başladım. Bu konuda çok istekliyim. Kimsenin bu hayalimi bozmasın izin vermeyeceğim. Kararlıyım bu sefer. Yazarlık kursuna da gideceğim. Geliştirmem gerek. Yazmaktan nefret eden Yeşim şimdi ömrünün ileri ki dönemlerinde bunu profesyonel bir şekilde yapmak istiyor. Bu ilginç işte! 


Yapmak istediğim şey tam da bu işte!





Yeşim

4 Mart 2014 Salı

Kafama Takılanlar



  • Az önce şahane bir aşk kitabı okudum.Diğerlerinin yanında sönük kalsa da  'anlaşma' sonucu doğan masum bir aşktı.Güzeldi!Tamam güzel olmasına güzel ama ! Fazlasıyla sakıncalı.Dizi aşkları da öyle. Sizce de artık kitapların önsözünde,diziler de başlarken; 'Kesinlikle böyle bir erkek dünyada yoktur.Hayal ürünüdür.Kapılmayın.Aldanmayın.'Yazılması gerekmiyor mu? Haksız mıyım? Hayran olduğum karakterleri ararken evde kalıcam o olacak yani net.
  • Arka fonda Sezen Aksu-Kaybolan Yıllar çalarken düşündüm de benim kaybolan yılım var mı? Sanırım yok.. Çünkü kayıp olarak görmedim hiçbir şeyi..Aksine 'büyüdüm' 'olgunlaştım' 'öğrendim'. O yüzden sizde yaşadığınız hiçbir şeyi kaybolan bir yıl olarak görmeyin! Su akar ve yolunu bulur. Yeter ki kalpler kırılmasın :)
  • Söylemeden edemicem, 20 yaşında olupta 15 yaşındaymış gibi görünen kızlar,kızlarımız sizi acayip kıskanıyorum! Neden mi? Çünkü;
    Artık akraba ziyaretleri beni acayip ürpetmeye başladı. Daha 5-6 sene önce büyüklerimin tanıdığın oğlu için baktıkları 20 yaş ve üzeri kızlar gayet normalken şuan beni son derece ürkütüyor.Yani sonuç,akrabaların,komşu teyzelerin gözlerinden uzakta yaşamaya gayret edeceğim bir döneme yaklaştığımı hissediyorum.Sinsice gözlerini üzerime dikiyorlar.Tövbeler olsun...
  • Müjdemi isterim ! Artık aynalarla acayip barışmış bir haldeyim.. Koyu muhabbet var aramızda :) Aynada ki kişi bana çok iyi geliyor! Ve beni acayip motive ediyor! Sanırım aynada konuştuğum kişi gerçekten bir mucize ! ;)
  • En sıradışı vakalar olan 'Bir Psikiyatristin Gizli Defteri' aynı zamanda yarım kalan kitabımada aşk romanından sonra şahane dönüş yaptım! Kitap mükemmel gidiyor.Tavsiye eder miyim? Valla ben artık kitap ayırt etmediğim için tavsiye ederim! Çok ilginç ve sürükleyici hikayelerden oluşuyor.
  • Dilimden düşürmediğim ve kendimi acayip nefis hissettiğim zamanlarda Ayşe Özyılmazel'in -Nefis şarkısını dinliyorum.Çok başarılı olmuş.. -Kırık bi kalbe aşk nefes olur demiş,doğru mu demiş? Tartışılır.. bir de The Fray-you found me şahane ötesi!
  • Aşk aşk aşk... valla yorumsuzum,sessizim.. Nasıl bir duygu bilmiyorum bilmekde henüz istemiyorum..  O yüzden ŞU ANI yaşamanın keyfine baksak fena olmaz mı? Çünkü bu yaşlar geri gelmeyecek! Hem şuanda kitaplara,müziklere aşık olmak varken neden bir karşı cinse aşık olma gereği duyuyoruz çözemedim.Zamanı gelince olmayacak mı zaten?!
  • Ve unutma,Hayatı hissettiğin kadar yaşarsın,hissetmiyorsan zaten hiç yaşamıyorsundur.